26 Mart 2020 Perşembe

CORONAVIRUS KOŞULLARINDA MARKA TAKLİDİ

Marka taklidi denildiğinde ilk olarak aklımıza ünlü markaların taklit edilmesi gelebilir fakat medikal sektör taklit suçlarının çok yoğun işlendiği ve korkunç sonuçlarının gündelik olarak yaşandığı bir endüstri koludur.




Sahte ilaçlar doğası gereği bir standart ya da kural gözetilerek üretilmez ve genel olarak orijinal ilacın içeriğine de sahip olmaz. Bu durum sahte ilacın yarattığı tehlikeyi korkunç düzeye çıkarabilir. Daha korkuncu sahte ilacı çoğu zaman bir eczane rafında ya da medikal satış yerinde görerek satın alırız.

Sorunun yarattığı tehlikeyi arttıran başka bir faktör sahte ilacın reçete ile satılan bir ilaç olması durumunda oluşacak (oluşan) durumdur.

Buraya tıklayarak The Guardian haberinde bir örnek bilgiyi inceleyebiliriz. Haberin iddiasına göre sahte ilaçlar yılda 250.000 çocuğun ölümüne sebep olmaktadır.

İlaç üreten firmalar taklit ilaca karşı bitmeyen bir mücadele yürütmektedir. Yıllık olarak sahte ilacın yarattığı zarar örnekse Avrupa Birliği'nde 10.2 milyar EURO dolayındadır. Link burada

Bugün bizim için önemli olan Coronavirüs kaynaklı Covid-19 salgını sebebiyle medikal malzemeler ve çeşitli ilaçlara yönelecek yoğun talebin sonucunda yaşanması muhtemel olan taklit vak'alarıdır.

Salgının bugün yaşamakta olduğumuz aşamasında maske, steril eldiven, dezenfektan gibi ürünler talep edilmekte. Bu gibi yoğun alım zamanlarında markalar arasında biri ya da birkaçı öne çıkabilir ve kullanıcılar tarafından tavsiye edilir hale gelebilir. Örnekse herkesin tercih ettiği bir maske markası ya da kolonya öne çıkabilir ve bunu fırsat gören kişiler o markanın yarattığı güvenin arkasına saklanarak şeklen orijinal maskeye benzer ama o fonksiyonu asla sağlamayan maske ya da dezenfekte etmeyen dezenfektan satmaya çalışabilir. Bu durumda tercih edilen ürünü üreten, satan ile tercih eden, satın alana bir görev düşer. Bu görev orijinal ürün ile sahte ürün arasındaki farkı tespit edebilmek ya da gösterebilmektir.

Üretici piyasayı sıkı takip etmeli, taklit ürüne tespit ettiği anda hızla müdahale etmeli ve tüketiciyi bu durumdan haberdar etmelidir ki tüketici de taklit olan ürünü tespit edebilip hayati tehlikeye düşmesin.

İlerleyen zamanda hastalığın tedavisi ya da engellenmesine yönelik olarak da çeşitli ilaçlar, aşılar önerilecektir. O günlere dileriz kısa zamanda ulaşırız fakat şunu da akılda bulundurmak gerekir; ilaç ile neredeyse aynı zamanda sahte ilaçlar da piyasaya sürülmeye çalışılacaktır ve buna kamu yönetimi, üreticiler ve tüketiciler hazır olmalıdır.

İçinde bulunduğumuz olağanüstü koşullar sebebiyle sahte ürünlerle kandırılma ihtimalimizin normal zamanlardan daha fazla olduğu günlerde satın alma sırasında normalden daha dikkatli olmamız ve şüpheli gördüğümüz durumları öncelikle üreticiye bildirmemiz gerekir. Aynı dikkat ve özen gereği üretici/satıcı için de geçerlidir.

14 Mart 2020 Cumartesi

BİLGİSAYAR TABANLI BULUŞLARIN PATENT TESCİLİ

BİLGİSAYAR TABANLI BULUŞLARIN PATENTLE KORUNMASI

Gündelik yaşamda bilgisayar ve türevlerinin kullanımının yaygınlaşması ile birlikte bilgisayar tabanlı buluşlar ve bunlar için yapılan patent tescili başvurularında patlama oldu ve bu akım artarak devam ediyor. İşlemlerin yazılım (software) destekli olarak yürütülmesi, çeşitli aplikasyonlarla yeni iş akışlarının geliştirilmesi gündelik olarak hayatımızda etkilerini gördüğümüz gelişmeler.
Hayatımızda olumlu etkilerini sıkça gördüğümüz yazılım tabanlı buluşların patent tescilleri ne durumda?

Başvuru yapanlar bu tür buluşlar için kolaylıkla patent tescili hakkı kazanabiliyorlar mı? Hayır diyemesek de çok zor demek gerekir. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’ndaki ilgili maddeler ve TürkPatent uygulamalarındaki pratik örneklere bakılarak bu durumun sebepleri değerlendirilebilir.
Kanunun 82. Maddesi nelerin patentle korunabileceği ve korunamayacağını belirler. Buna göre:

“…Teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması şartıyla patent verilir.

denirken,

“…(2) Aşağıda belirtilenler buluş niteliğinde sayılmaz. Patent başvurusu veya patentin aşağıda belirtilen konu veya faaliyetlerle ilgili olması hâlinde, sadece bu konu veya faaliyetlerin kendisi patentlenebilirliğin dışında kalır:
a) Keşifler, bilimsel teoriler ve matematiksel yöntemler.
b) Zihni faaliyetler, iş faaliyetleri veya oyunlara ilişkin plan, kural ve yöntemler.
c) Bilgisayar programları.
ç) Estetik niteliği bulunan mahsuller, edebiyat ve sanat eserleri ile bilim eserleri.
d) Bilginin sunumu

denmektedir. Herhangi bir buluşun patentle korunabilmesi için YENİ OLMASI, BULUŞ BASAMAĞI İÇERMESİ ve SANAYİYE UYGULANABİLİR OLMASI ve aynı zamanda KEŞİF YA DA TEORİ OLMAMASI, SOYUT ZİHNİ FAALİYET OLMAMASI, BİLGİSAYAR PROGRAMI OLMAMASI, SANAT ESERİ OLMAMASI ve BİLGİNİN SUNULMASINDAN İBARET OLMAMASI gerekiyor.

Burada açıklanmaya muhtaç bir çok tabir var ama biz bu yazıda bilgisayar tabanlı buluşların patentlenebilirliği konusuna odaklandığımız için o yönden konuya yaklaşıyoruz.

Bilgisayar tabanlı buluşların patent başvurularında bize en çok zorluk çıkaran faktörler sırasıyla
- SOYUT ZİHNİ FAALİYET OLARAK görülmek,
- BİLGİSAYAR PROGRAMI olmak,
- BİLGİNİN SUNUMUNDAN ibaret görülmek ve
- BULUŞ BASAMAĞIna sahip olmamak
olarak görülebilir.

6769 Sayılı SMK 2017 yılında yürürlüğe girmeden önce 551 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile patent tescili işlemleri yürütülmekteydi. Orada özellikle bilginin sunulması kavramının açıklaması biraz daha nitelendirilmiş olarak gösterilmekteydi. KHK’de metin:

“…d - Bilginin derlenmesi, düzenlenmesi, sunulması ve iletilmesi ile ilgili teknik yönü bulunmayan usuller;…

şeklinde kullanılmıştı. Burada “TEKNİK YÖNÜ BULUNMAYAN” ifadesine dikkat çekmek gerekir. Buluşunuz tamamen kurumun ilgili maddesine göre teknik yönü bulunmayan açıklama olarak kabul edilirse standart patentlenebilirlik kriterlerine girilmeden reddedilecek bir başvuru oluyor. 

Örneklersek bir açıklama “teknik” olarak kabul edildiğinde artık ona YENİ mi, BULUŞ BASAMAĞI içeriyor mu ve SANAYİYE UYGULANABİLİR mi diye sorular sorabiliriz ve bunlara evet cevabı alırsak patentlenebilir diyebiliriz ama “TEKNİK DEĞİL” olarak kabul edersek artık sonraki değerlendirme önemini kaybediyor.

TÜRK PATENT’in konuya bakışının farklılığı ya da “KATILIĞI”na örnek olması için bir başvuruda TEKNİK YÖNÜ BULUNAN ÖZELLİKLER ile TEKNİK YÖNÜ BULUNMAYAN ÖZELLİKLER ayrımını örnekleyelim. Başvuru numarası vermeden Türk Patent tarafından düzenlenmiş inceleme raporu ile aynı başvuru için yapılmış PCT başvurusuna düzenlenen Araştırma Raporunu karşılaştıralım:

- Türk Patent tarafından düzenlenen inceleme raporunda aşağıdaki cümleye yer verilmiş:
“…Başvurunun 1. isteminde bahsedilen yöntemde ve 5. isteminde bahsedilen sistemde sadece “bilgisayar veya mobil cihaz” ile “sunucu” kullanımı teknik karakter olarak görülmektedir. Geri kalan işlem adımları buluşa teknik katkı sağlamaması bakımından göz ardı edilmiştir…”

Aynı başvurunun PCT başvurusu için AVRUPA PATENT OFİSİ tarafından hazırlanan araştırma raporunda ise şu açıklama görülüyor:

“…The technical means such as client computer and/or mobile devices, Internet, computer servers, and the like…”
İstemci bilgisayar ve / veya mobil cihazlar, İnternet, bilgisayar sunucuları ve benzerleri gibi teknik araçlar…”

Görüldüğü gibi Türk Patent’in TEKNİK kavramına yaklaşımı daha çok cihaz düzeyinde gerçekleşiyor fakat AVRUPA PATENT OFİSİ bu kavrama biraz daha esnek yaklaşabiliyor. Bunu yakın zamanda karara bağlanmış bir İtirazlar Birimi(Board OF Appeal) kararında da görmek mümkün:


Özeti: Dokunmatik ekranda görüntülenen metnin değiştirilmesi için dokunsal etkiler üreten dokunmatik ekrana sahip bir sistem. Sistem, metnin içindeki bir dokunuşu algılar ve dokunmanın metnin manipülasyonu için olup olmadığını belirler ve manipülasyon türünü belirler. Sistem daha sonra en azından kısmen belirlenen manipülasyon tipine dayanan bir tür dokunsal durum üretir.
Buluşu basitçe bir dokunmatik ekranda bir metnin bir bölümünün seçilmesi olarak tanımlayabiliriz. 2011 yılında yapılmış başvurunun patentlenebilirlik kriterlerini sağlamaması sebebiyle reddi üzerine yapılan itirazı karara bağlayan birim karar yazısında

4.7 The technical effect of distinguishing feature (m1) is that the user is enabled to efficiently select a text portion.
4.8 The objective technical problem is considered to be how to enable the user to efficiently select a text portion.
4.7 Teknik etkinin ayırt edici özelliği(m1), kullanıcının bir metin bölümünü etkin bir şekilde seçebilmesidir
4.8 Kullanıcının bir metin bölümünü verimli bir şekilde seçmesini nasıl sağlayacağının objektif teknik problem olduğu düşünülmektedir.”

Görüldüğü gibi bir dokunmatik ekranda bir metnin ya da metnin bir bölümünün seçilmesi Avrupa Patent Ofisi tarafından TEKNİK olarak görülmektedir. Bu sayede sonraki aşamaya geçilebilmiş ve
- Yenilik,
- Buluş Basamağı ve
- Sanayiye Uygulanabilirlik
tartışması açılabilmiş. Merak edenler için başvuru yine de patent olarak tescil edilmemiş ama Türkiye’de olsa bu aşamaya dahi gelemeyeceği ihtimali görülüyor.

Buradan şöyle bir sonuca ulaşılabilir:
Özellikle bilgisayar tabanlı buluşlar için yapılacak patent başvurularında Avrupa Patent Ofisi yolunun kullanılması tescil edilebilme olasılığını az da olsa arttırıyor. Bu noktada Avrupa Patentlerinin Türkiye’de de validasyon yolu ile geçerli hale getirilebildiği düşünüldüğünde TürkPatent’in muhtemel ret kararlarının etrafının bazı durumlarda dolaşılabileceği hesaplanabilir ve aynı zamanda bir Avrupa Patenti başvurusu yapılmasının da yararlı olabileceği düşünülebilir.