20 Temmuz 2015 Pazartesi

Sosyal Medyada Kullanılan "Kullanıcı Adları" ve Bunların Marka Taklidi (Güvenliği) ile İlgisi

Instagram, facebook, twitter, v.s. gibi sosyal medya ortamlarında ticari, sosyal, ya da tamamen masum kişisel amaçlarla oluşturulmuş hesaplar için seçilmiş hesap adları ile ilgili olarak olabilecek sorun potansiyelleri bulunuyor.

Somut örnekleme yapmamak için biraz etrafından dolaşarak açıklamaya çalışırsak, sosyal medya ortamlarında son zamanlarda

- NETGEO...
- DISCOVERY...
- YeniRakı...
- ...NIKE

gibi yüzlerce örneklenebilecek hesap adları, grup adları görüyoruz. Bu şekilde hesap adı kullanmanın yararı, zararı nedir tartışalım.

Yeni bir alışveriş sitesi, sosyal medya hesabı kurulduğu zaman kitlelere en kısa yoldan ulaşabilmenin yolları aranır. Örneklersek:

Kardeşler Mobilya diye bir firmamız olsun ve kendimize bir sosyal medya hesabı oluşturup oradan pazarlama faaliyeti yürüteceğiz. "kardeslerfurniture" hesap adıyla bir instagram hesabı oluşturuyoruz ve bu hesap altında bir kitle oluşturma çabasına girişiyoruz. Durumumuz epey zor olacak...

Bu çabaya girmek yerine instagramda çok büyük bir kitlesi bulunan hesap adlarına yaklaşan bir isim bulmaya karar veriyoruz.

- NETGEOFURNITURE

Hesabı kurup ürünlerimizi yerleştirdikten sonra kullanıcıların NETGEO ile bağlantılı aramalar yapmasını bekliyoruz. Arada bizim sayfaya da uğruyorlar, aralarından bazıları mobilyalarımızı beğenip sitemize de bakıyor belki müşterimiz bile oluyor.

NETGEO'nun tanınırlığını kullanarak belki binlerce takipçiye ulaşıyoruz ve bir pazarlama mecramız oluveriyor fakat mutlu günler daha ne kadar sürecek?!

Kesinlikle bir süre sonra bizi farkediyorlar. Hukuksal müdahale yolu kullanılarak hesap kapatılıyor çabalarımız berhava oluyor başladığımız yere geri dönüp sıfırdan tekrar başlıyoruz. Muhtemel mahkumiyetler ayrı bir konu.

Kötü niyetli kullanıcı hesapları oluşturanları iki ana kategoride değerlendirmek gerekli:

- En başından bu suçu işleme niyetiyle harekete geçip üç günlük vurgun peşinde olanlar,
- Kısa bir süre böyle devam edip sonra kendi hukuka uygun alanına dönme niyetiyle bir ilk hız kazanma konusunda ikna olan kişiler.

Birinci bölüme bir şey diyemiyoruz zaten suçu bir yaşam biçimi olarak belirlemişlerdir.

Yazımızın amacı bundan bir süreliğine fayda temin etmenin yararlı olacağına ikna olmuşlar ve bunun bir suç olabileceği konusunda bilgisiz olanlar.

Sosyal medyada ticari amaçlı hesaplar oluştururken...

Sosyal medyada ticari faaliyetinize destek olmak üzere bir hesap adı oluştururken tabii ki öncelikli olarak dikkat edilmesi gereken faktörler var. Bunlarla ilgili internet pazarlaması danışmanlarından destek alınmalı fakat ismin seçiminde mutlak dikkat edilmesi gereken bir faktör de marka hukukudur.

Seçilecek hesap adının başka birinin marka hakkına bir tecavüz ihtimali taşımaması gerekir. Buna şöyle karşı çıkmalar görülür:

- Ama o bir televizyon yayın kuruluşu, spor malzemesi satıcısı, v.s., biz mobilyacıyız, kuyumcuyuz, oteliz, v.s.

Marka Kanun Hükmünde Kararnamesi'nin 9. maddesinde:

"...Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir:...
... c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması."

mesleki benzerlik olmamasına rağmen taklit suçu olabileceği açıklanıyor. Burada dikkat ettiğimiz şudur:

"... markanın ulaştığı tanınırlık sebebiyle haksız bir yarar elde edilmesi..."

Belirli bir ismi yada benzerini kullanmasaydınız ulaşamayacağınız bir kitleye sırf o ismi ya da benzerini kullandığınız için ulaşabilme imkanı elde etmeyi "tanınırlıktan haksız yararlanmak" olarak görüyoruz ve KHK de bu durumun suç olduğunu açıklıyor.

Hesap adlarımızı seçerken başkalarının tescilli markalarına yaklaşmaya çalışmamalı ya da masumane seçtiğimiz ismin bu bakımdan bir sıkıntı doğurma potansiyelinin olup olmadığını kontrol etmeliyiz.

Sosyal veya kişisel amaçlı hesap adı seçimleri ile ilgili olarak burada konuyu ilerletmiyoruz ama bu potansiyeli olmadığından değil yazıyı olabildiğince basit tutmak içindir.

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Patent Tescili Neye Yarar

Patent tescili dendiği zaman anlaşılan şey kabaca:

- Buluş yap
- Patent tescil başvurusu yap
- 20 yıl tekel hakkı kazan

Fakat patent sisteminin kuruluş amacı bu değildir.

Neden patent diye bir şey var?

Herhangi bir teknik alandaki erişilmiş son bilginin kolayca ve herkes tarafından ulaşılabilir olması için açık bir bilgi havuzu oluşturulması amacıyla PATENT SİSTEMİ oluşturulmuştur.

Buluş yapanları tescil yaptırmaya teşvik etmek de gereklidir. Buluşla elde edilen bilginin paylaşılmasına karşılık patent sistemi bir ödül verir bu da 20 yıl süre ile tekel hakkıdır. Buluşçu hem bilgisini halka açık, ulaşılabilir bir hale getirir ve hem de kazandığı tekel hakkı ile 20 yıl boyunca buluşunun ekonomik değerinden yararlanır.

1617'den beri patent tescilleri yapılmakta. Patent başvurusuna konu edilmiş tüm bilgi patent araştırma portallarında ulaşılabilir olarak bekliyor. Aşağıda patent araştırması için oluşturulmuş portal adresinden bu bilgilere ulaşabilirsiniz.

http://worldwide.espacenet.com/advancedSearch?locale=en_EP

AR-GE Çalışmalarında Patent Data Sistemi'nden Neden Yararlanalım?

Herhangi bir alanda AR-GE yaparken o alandaki tekniğin ulaştığı son noktayı bilebilmek gerekir. Kritik soru şudur:

- BİLİNMEYEN BİR BİLGİYE ULAŞMAYA MI ÇALIŞIYORUM YOKSA DAHA ÖNCE BULUNMUŞ BİR ŞEYİ YENİDEN BULMAYA MI ÇALIŞIYORUM?

İstatistik verelim; Avrupa'da yapılan AR-GE çalışmalarının %15-25 arası bölümü boşa yapılıyor, yani AR-GE faaliyetinin %15-25 bölümü zaten bilinen bir bilgiyi tekrar bulmaya çalışıyor. Bunun parasal karşılığı 60 milyar Avro'ya karşılık geliyor. Aynı istatistiğe Türkiye için sahip olmadığımızdan karşılaştıramıyoruz.

Teknikte oluşmuş bilginin %80'i patent data sistemi içinde ulaşılabilir olarak var. Bu bilginin %90 bölümü ise serbest bilgi yani patent süresi dolmuş yada tescilin kapsamı dışındayız.

Herhangi bir teknik alanda bir teknik problemi çözmeye çalışan araştırmacı öncelikle patent data sistemini kontrol edebilir ve gerçekten var olmayan bir bilgiye ulaşmaya çalıştığından emin olur böylece AR-GE sırasında harcayacağı zaman, emek ve paranın boşa olmadığını bilir.

Patent Sisteminin AR-GE'nin stratejik planlaması konusunda da yararlanılması gereken faydaları var.

NOKIA dersek konu anlaşılır herhalde. Tekniğin nereye doğru evrildiğini öngöremeyip kendi içimizde vereceğimiz kararlarla yürüteceğimiz bir AR-GE'nin bize yarar mı zarar mı getireceğini bilemeyiz.

Her zaman en çok bilinmesi gerekenlerden biri rakiplerin ne ile uğraştıklarıdır. CD'ler çıkmadan önce kasetler kullanılmaktaydı. Kaset piyasasında da çok güçlü bir firma vardı. Firma gelişmeleri göremedi ve kaset teknolojisine yüklenerek kendi batışını hazırladı. Şimdi de CD'ler vedalaşmaya hazırlanıyor.

Patent data sistemi haftalık periyotlarla güncellenir. Yüklenen yeni patentler arasında araştırmacı ilgi duyduğu alandaki yeni başvuruları takip ederek piyasanın nereye doğru geliştiğini tespit eder, kendisinin ne yapması gerektiğini ve gelecekte ne ile karşı karşıya kalacağını bilir.

Herkes dokunmatik ekranlı akıllı telefonlar üzerine patentler alırken siz tuşlu akılsız telefona yoğunlaşmışsanız burada yanlış bir şey vardır. Hemen o yanlış tespit edilip doğru alanda çalışmaya yönelmelisiniz. Patent Sistemi size bu fırsatı sunar.



10 Temmuz 2015 Cuma

Patent Başvurularında TÜBİTAK Destekleri

Patent başvurularında bir süreden beri TÜBİTAK tarafından hibe şeklinde destekler veriliyor. Şu anda yürürlükte olan 1602 numaralı Patent Destek Programı hakkında bilgi verelim.

Öncelikle faydalı model tescillerinde bir destek yok. Yalnızca patent başvuruları destekleniyor.

Başvuru şekillerine göre destekleri açıklamamız gerekir. Bunun için de başvuru şekillerini ve destekleri başlıklarla sıralayalım:

- Ulusal Patent Tescili Başvuruları
- PCT (Patent Cooperation Treaty) Kapsamında Uluslararası Başvuru
- PCT Ulusal Aşama Başvuruları


Ulusal Patent Tescili Başvuruları:

Ulusal Patent başvurusu standart bir patent başvurusudur. TÜBİTAK böyle bir başvurunun ARAŞTIRMA RAPORU ve İNCELEME RAPORU düzenlenmesi için hibe desteği verir.

Desteğin azami tutarı bir seferde 600.-EUR olarak belirlenmiştir. Eğer başvuru için düzenlenecek Araştırma ve İnceleme Raporları'nı Türk Patent Enstitüsü (TPE) kendisi düzenlerse bu işlemler için başvuru sahibi resmi ücret yatırmaz ve talebi sırasında ücretin TÜBİTAK'tan alınmasını talep eder.

Eğer Araştırma ve İnceleme işlemlerini TPE yapmayacaksa raporlar yabancı bir ülkeden satın alınacaktır. Bu ülkelerin araştırma inceleme ücretleri eğer 600.-EUR'nun altında ise yine tamamı TÜBİTAK tarafından karşılanır, fazla ise kalan kısım başvuru sahibi tarafından ödenir.

Ulusal patent tescillerinde başvuru devam ederken ödenen yıllık harçlar, son aşamada ödenen belge düzenleme ücreti destek kapsamında değil başvuru sahibinin ödemesi gerekiyor.

Eğer patent tescil başvurusu başarılı bir şekilde tescil ile sonuçlanır ve İncelemeli Patent Belgesi alınabilirse başvuru sahibine 3.000.-TL ödül veriliyor.


- PCT (Patent Cooperation Treaty) Kapsamında Uluslararası Başvuru:

PCT başvurularında ilk başvuru yapılırken bir ödeme yapılmakta. Bu ödeme tutarı firma yada şahıs başvurusu olmasına göre, sayfa sayısına göre ve istem sayısına göre değişiyor. Bunları tek tek açıklamak karışıklık yaratacağı için istem, sayfa konularına girmeyip standart bir başvurunun toplam ücretleri üzerinden gidelim.

Başvuru şahıs adına yapılırsa başvurudaki toplam ücret 2.091.-CHF (İsviçre Frankı) olarak ödenmeli. Bunun 2.000.-CHF kısmını TÜBİTAK ödüyor. Buradaki kolaylık önce ödeme yapılıp sonra parayı TÜBİTAK'tan isteme gibi bir uygulama olmaması. Başvuruda 91.-CHF yatırıyoruz. Kalanını TÜBİTAK ödesin diyoruz.

Başvuru firma adına yapılırsa başvurudaki toplam ücret 3.288.-CHF olarak ödenmeli. Bunun 2.000.-CHF kısmını TÜBİTAK ödüyor. Kalanı başvuru sahibi tamamlıyor.


- PCT Ulusal Aşama Başvuruları:

Önceki uluslararası başvurunun devamı olan ulusal aşamalarda destekleme şekli değişiyor. Artık başvuruyu yapıp sonra evrak ile TÜBİTAK'a başvuruyoruz ve sonra başvuru sahibinin hesabına ödeme yapılıyor. Tercih edilen ülkeler ve destek tutarlarını listeleyelim:

ABD                                     5.000.-TL
Avrupa Birliği (EPC)           5.000.-TL
Japonya                               10.000.-TL
Başka ülke                            5.000.-TL
İkinci başka ülke                  5.000.-TL

Bir başvuruda destek toplamı 30.000.-TL'nı geçemiyor. Başvuru sahibi şahıs ise yılda beşten fazla patente destek alamıyor, firma ise yirmiden fazla patente destek alamıyor.

Ödül uygulamasına gelirsek PCT'nin ulusal aşaması ile başvurup tescili tamamlayan başvuru sahipleri ülkelere göre şöyle ödül alıyor:


ABD                                    10.000.-TL
Avrupa Birliği (EPC)          10.000.-TL
Japonya                               10.000.-TL

Elimizden geldiği kadar basitleştirmeye çalıştık. Dileriz yararlı olur.



4 Temmuz 2015 Cumartesi

Marka Sınıflandırma Yönetmeliğindeki Değişikliklerin Önceki ve Sonraki Marka Tescili ve Başvurularına Etkisi

Türkiye’de marka tescili işlemleri yapılırken tüm dünyada olduğu gibi markanın hangi meslek alanlarında kullanılacağının listelenerek bildirilmesi gerekiyor. Bu iş için 1995 yılından itibaren Nice (Nis) Sınıflandırma Uygulaması kullanılıyor.
Nice Sınıflandırma Sistemi periyodik güncellemeler ile kullanılıyor. Olağanüstü durumlar dışında Sınıflandırma Tebliğleri beş yılda bir güncelleniyor.
Güncellemeler sırasında bazı meslekler güncelliklerini kaybettikleri için listeden çıkarken bazı yeni meslekler de listeye ekleniyorlar. Örnek:
Geçmişte iş güvenliği konusu özel bir meslek gibi değilken zaman içinde bir meslek olarak geliştiği için son tebliğde 45. Sınıf içinde “iş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri” olarak yerleşti.
Zaman içinde meslek sınıfı detaylarında da birleşme ya ayrılmalar oluyor. Örnek:
1- 2002’ye kadar 39. Sınıfta yer alan “kara, hava ve deniz taşımacılık hizmetleri…” ve “kara, hava, deniz taşıtlarının kiralanması hizmetleri” meslekleri ayrı ayrı tescil edilebiliyorlardı. Fakat bu yıldan sonra birleştiler ve tek bir meslek sınıfı bendi olarak kabul edildiler.
2- 25. Sınıfta bulunan iç dış giysiler ve çoraplar ayrı ayrı tescil edilebilirken 2010 yılından sonra birleştiler ve ayrı olarak tescil edilebilme imkanı kalmadı.
Birleşme ve ayrılmalar durumlarında önceki ve sonraki marka tescillerine ne oluyor. Örneklerden giderek anlatırsak daha kolay olur.
ABCD markası 39. Meslek sınıfında “kara, deniz, hava taşımacılık hizmetleri” için tescillidir. 2001 yılında başka bir firma “araç kiralama hizmetleri” alanında tescil eder. Ayrı bendlerde tescil işlemi olduğundan sorun çıkmaz ve iki ayrı firma aynı markayı tescil etmiş olur.
2002 yılında yapılan değişiklikle bentler birleşir. Bu tarihten itibaren önceki iki firmanın tescilden doğan hakları aynen devam eder ama sonradan tescil talep edecekler için durum biraz zorlaşır.
2002 yılından sonra ABCD markasına sahip olan firmalardan biri örnek; “kara, deniz, hava taşımacılık hizmetleri” alanında markaya sahip olan firma markasını süresinde yenilemez ve marka hakkı sona erer.
Bu durumda markanın tescil edilebilir olup olmadığına baktığımız zaman sanki uygunmuş gibi görünür çünkü sınıflandırma listesinde açık olarak görülen “kara, hava, deniz taşımacılığı hizmetleri” sahipsiz görülmektedir fakat aslında önceki firma artık sınıfın tamamına sahip olmuştur.
Böyle bir durumda artık meslek sınıfının yeni haline yalnızca “araç kiralama hizmetleri” alanında tescile sahip olan kişi başvuru yaparsa sahip olabilir. ABCD markasına sahip olmak isteyen üçüncü bir firma:
-          Hiçbir firma “kara, hava, deniz taşımacılığı” alanında tescil sahibi değil ben başvurursam tescil alırım

diyemez çünkü başvurusu “araç kiralama hizmetleri” mesleki alanında tescilli olan firma ya da kişinin tescili sebebiyle reddedilecektir.