2 Eylül 2015 Çarşamba

Amerika Birleşik Devletleri'nde Tasarım Tescili Artık Daha Kolay (mı)

Endüstriyel tasarımların uluslararası tescili için kurulmuş olan Lahey Sistemi üzerinden Amerika Birleşik Devletleri' de (ABD) başvuru kabul etmeye başladı.

2005 yılından bu yana üyesi olduğumuz LAHEY SİSTEMİ uluslararası endüstriyel tasarım tescillerini kolaylaştırmak için düzenlenmiş bir organizasyondur. Tescil işlemleri için birer birer ülkelere başvurmanın zorlukları ve çok yüksek maliyetini ortadan kaldırmak için kurulmuştur.

LAHEY SİSTEMİ üzerinden yapılacak bir başvuru ile sisteme üye tüm ülkelerde tescil hakkı kazanılabiliyor. Türkiye'nin başvurulabilen ülke listesi şöyle:



Tasarımlarınızı belirledikten sonra ilgili olduğunuz ülkeleri belirleyerek ücretini yatırıp başvuruyu bir kerede yapabiliyorsunuz. Her bir ülkede ayrı ayrı vekalet ücreti ödenmesi külfetinden kurtardığı için başvurana büyük bir mali ve bürokratik avantaj sağlıyor.

Listeye aralıklarla yeni ülkeler ekleniyor. En son eklenen ülke de ABD oldu. diğer ülkeler gibi ABD'ne de orada ayrıca bir vekil görevlendirmeden başvurulabilecek fakat bunun bazı zorlukları var.

Türkiye'de bir tasarım tescili başvurusu için tescil edilecek ürünün istediğimiz kadar resmini katı modelleme çizimi ya da fotoğraf şeklinde oluşturup başvurabiliyoruz. Çeşitli açılardan fotoğraflamak yeterli oluyor fakat ABD bu şekilde başvuru kabul etmiyor bu da ABD'yi de kapsayan bir başvuruda hazırlığın nasıl yapılacağı gibi bir soruyu sorduruyor.

ABD'de tasarım tescillerine Design Patent (Tasarım Patenti) deniyor. Bir başvuruda bir tasarımı tescil edebiliyorsunuz çoklu başvuru yapmanız mümkün değil. Bir tasarım için bir iki resim koymanız yeterli olmuyor. Öncelikle aşağıdaki gibi hazırlanmış çizgisel anlatımlı resimler hazırlamanız gerekiyor.



Hazırlayacağınız resimlerde ürünü tüm perspektiflerden göstermeniz gerekiyor. İlave olarak en azından bir perspektif görüntü de gerekli. Her bir resmi de en azından bir cümle ile tanımlamalısınız.

ABD gibi Çin ve Rusya'da bu şekilde başvuru kabul ediyorlar ama henüz LAHEY SİSTEMİ üzerinden başvuru kabul etmedikleri için oralardaki vekilleri görevlendirmek gerekiyor ve onlar zaten onlar olması gerektiği gibi başvuru hazırlıyorlar.

Görüldüğü gibi sistemin işleri kolaylaştıracağı açık ama ABD için bir intibak süresi gerekecek.

















13 Ağustos 2015 Perşembe

Marka Tescil Belgeleri'ni Peçeteye Yazmak

Bir süreden beri Türk Patent Enstitüsü tescil belgelerini pdf olarak email yoluyla ya da A4 üzerine çıktı alarak elden teslim ediyor. Bütün karşı çıkmalara rağmen muhteşem buluşları üzerinde ısrarla devam ediyorlar.

Bunun ilk elde moral bir problemi var. 8-10 ay bekledikten sonra başvuru sahibine buruşuk bir yazıcı çıktısı verince bir hayal kırıklığı oluyor doğal olarak. Buruşuk derken gerçekten buruşuk. Evrakı posta ile alıyorsanız bir kağıt top asabilirsiniz duvarınıza.

Önceki belgeler karton kalınlığına yakın kalınlıkta mukavim kağıtlardı, üzerlerinde özel damga ve ıslak imza vardı. Sonra bu ihtiyaç ortadan kalkıverdi.

Dünyada nasıl derseniz ABD ve Japonya'dan gelen tescil belgelerini görmenizi öneririm.

Belgenin müsveddeleşmesinin moral etkisini bir yana bırakırsak şimdi resmi işlemlerde de sorun çıkmaya başladığını görüyoruz. Markayı devretmek için notere gittiğinizde ya da belgeyi kullanarak gıda sicili üretim izni veya TSE, garanti belgesi başvurusu yaptığınızda gösterdiğiniz kağıdın gerçekten marka tescil belgesi olduğuna kurumları inandırmanız gerekiyor.

Şikayetler son zamanlarda artmış ki Türk Patent Enstitüsü (TPE) soruna köklü bir çözüm bulmuş.

http://online.tpe.gov.tr/EvrakDogrulama/Default.aspx

Kısaca "inanmıyorsan buraya bak linki" diyebileceğimiz yukarıdaki linki sorun yaşadığınız noter yada kamu kurumu memuruna söyleyip (artık bunu da ezberleyemiyosanız ayıp) buraya girip kontrol etmesini rica edeceksiniz. Hemen koşup bakacağına eminiz tabii. Ya da linkin gerçekten TPE'ne ait bir link olup olmadığını kontrol için başka bir link de vermeniz gerekebilir. O yok henüz.

Bu arada bazı patent ofisleri müşterilerine düzgün belge verebilmek için özel kağıtlara tekrar çıktı alarak teslim ediyor. İşler giderek karmaşıklaşıyor; noter böyle bir belgeyi devir için görmüşse ve siz elinizde A4 kağıdı ile karşısında iseniz işiniz biraz daha zorlaşabilir çünkü söylediğiniz doğru olmayabilir başkaları düzgün belgeler ile gelmişti.

TPE ulaşılamaz bir bilgiye artık ulaşmamızı sağladı zannedebilirsiniz ama markalar yıllardan beri TPE internet sayfasında yayınlanıyor. Aşağıdaki linkten daha detaylı araştırmayı yıllardır yapıyoruz.

http://www.tpe.gov.tr/TurkPatentEnstitusu/onlinehelp/onlineMarka

Türk Patent Enstitüsü'nün bize göre yanlış olan bu uygulamayı sonlandırması yakın zamanda mümkün görünmüyor. Şimdilik resmi işlerde mücadeleli bir süreci göze alın.

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Sosyal Medyada Kullanılan "Kullanıcı Adları" ve Bunların Marka Taklidi (Güvenliği) ile İlgisi

Instagram, facebook, twitter, v.s. gibi sosyal medya ortamlarında ticari, sosyal, ya da tamamen masum kişisel amaçlarla oluşturulmuş hesaplar için seçilmiş hesap adları ile ilgili olarak olabilecek sorun potansiyelleri bulunuyor.

Somut örnekleme yapmamak için biraz etrafından dolaşarak açıklamaya çalışırsak, sosyal medya ortamlarında son zamanlarda

- NETGEO...
- DISCOVERY...
- YeniRakı...
- ...NIKE

gibi yüzlerce örneklenebilecek hesap adları, grup adları görüyoruz. Bu şekilde hesap adı kullanmanın yararı, zararı nedir tartışalım.

Yeni bir alışveriş sitesi, sosyal medya hesabı kurulduğu zaman kitlelere en kısa yoldan ulaşabilmenin yolları aranır. Örneklersek:

Kardeşler Mobilya diye bir firmamız olsun ve kendimize bir sosyal medya hesabı oluşturup oradan pazarlama faaliyeti yürüteceğiz. "kardeslerfurniture" hesap adıyla bir instagram hesabı oluşturuyoruz ve bu hesap altında bir kitle oluşturma çabasına girişiyoruz. Durumumuz epey zor olacak...

Bu çabaya girmek yerine instagramda çok büyük bir kitlesi bulunan hesap adlarına yaklaşan bir isim bulmaya karar veriyoruz.

- NETGEOFURNITURE

Hesabı kurup ürünlerimizi yerleştirdikten sonra kullanıcıların NETGEO ile bağlantılı aramalar yapmasını bekliyoruz. Arada bizim sayfaya da uğruyorlar, aralarından bazıları mobilyalarımızı beğenip sitemize de bakıyor belki müşterimiz bile oluyor.

NETGEO'nun tanınırlığını kullanarak belki binlerce takipçiye ulaşıyoruz ve bir pazarlama mecramız oluveriyor fakat mutlu günler daha ne kadar sürecek?!

Kesinlikle bir süre sonra bizi farkediyorlar. Hukuksal müdahale yolu kullanılarak hesap kapatılıyor çabalarımız berhava oluyor başladığımız yere geri dönüp sıfırdan tekrar başlıyoruz. Muhtemel mahkumiyetler ayrı bir konu.

Kötü niyetli kullanıcı hesapları oluşturanları iki ana kategoride değerlendirmek gerekli:

- En başından bu suçu işleme niyetiyle harekete geçip üç günlük vurgun peşinde olanlar,
- Kısa bir süre böyle devam edip sonra kendi hukuka uygun alanına dönme niyetiyle bir ilk hız kazanma konusunda ikna olan kişiler.

Birinci bölüme bir şey diyemiyoruz zaten suçu bir yaşam biçimi olarak belirlemişlerdir.

Yazımızın amacı bundan bir süreliğine fayda temin etmenin yararlı olacağına ikna olmuşlar ve bunun bir suç olabileceği konusunda bilgisiz olanlar.

Sosyal medyada ticari amaçlı hesaplar oluştururken...

Sosyal medyada ticari faaliyetinize destek olmak üzere bir hesap adı oluştururken tabii ki öncelikli olarak dikkat edilmesi gereken faktörler var. Bunlarla ilgili internet pazarlaması danışmanlarından destek alınmalı fakat ismin seçiminde mutlak dikkat edilmesi gereken bir faktör de marka hukukudur.

Seçilecek hesap adının başka birinin marka hakkına bir tecavüz ihtimali taşımaması gerekir. Buna şöyle karşı çıkmalar görülür:

- Ama o bir televizyon yayın kuruluşu, spor malzemesi satıcısı, v.s., biz mobilyacıyız, kuyumcuyuz, oteliz, v.s.

Marka Kanun Hükmünde Kararnamesi'nin 9. maddesinde:

"...Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir:...
... c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması."

mesleki benzerlik olmamasına rağmen taklit suçu olabileceği açıklanıyor. Burada dikkat ettiğimiz şudur:

"... markanın ulaştığı tanınırlık sebebiyle haksız bir yarar elde edilmesi..."

Belirli bir ismi yada benzerini kullanmasaydınız ulaşamayacağınız bir kitleye sırf o ismi ya da benzerini kullandığınız için ulaşabilme imkanı elde etmeyi "tanınırlıktan haksız yararlanmak" olarak görüyoruz ve KHK de bu durumun suç olduğunu açıklıyor.

Hesap adlarımızı seçerken başkalarının tescilli markalarına yaklaşmaya çalışmamalı ya da masumane seçtiğimiz ismin bu bakımdan bir sıkıntı doğurma potansiyelinin olup olmadığını kontrol etmeliyiz.

Sosyal veya kişisel amaçlı hesap adı seçimleri ile ilgili olarak burada konuyu ilerletmiyoruz ama bu potansiyeli olmadığından değil yazıyı olabildiğince basit tutmak içindir.

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Patent Tescili Neye Yarar

Patent tescili dendiği zaman anlaşılan şey kabaca:

- Buluş yap
- Patent tescil başvurusu yap
- 20 yıl tekel hakkı kazan

Fakat patent sisteminin kuruluş amacı bu değildir.

Neden patent diye bir şey var?

Herhangi bir teknik alandaki erişilmiş son bilginin kolayca ve herkes tarafından ulaşılabilir olması için açık bir bilgi havuzu oluşturulması amacıyla PATENT SİSTEMİ oluşturulmuştur.

Buluş yapanları tescil yaptırmaya teşvik etmek de gereklidir. Buluşla elde edilen bilginin paylaşılmasına karşılık patent sistemi bir ödül verir bu da 20 yıl süre ile tekel hakkıdır. Buluşçu hem bilgisini halka açık, ulaşılabilir bir hale getirir ve hem de kazandığı tekel hakkı ile 20 yıl boyunca buluşunun ekonomik değerinden yararlanır.

1617'den beri patent tescilleri yapılmakta. Patent başvurusuna konu edilmiş tüm bilgi patent araştırma portallarında ulaşılabilir olarak bekliyor. Aşağıda patent araştırması için oluşturulmuş portal adresinden bu bilgilere ulaşabilirsiniz.

http://worldwide.espacenet.com/advancedSearch?locale=en_EP

AR-GE Çalışmalarında Patent Data Sistemi'nden Neden Yararlanalım?

Herhangi bir alanda AR-GE yaparken o alandaki tekniğin ulaştığı son noktayı bilebilmek gerekir. Kritik soru şudur:

- BİLİNMEYEN BİR BİLGİYE ULAŞMAYA MI ÇALIŞIYORUM YOKSA DAHA ÖNCE BULUNMUŞ BİR ŞEYİ YENİDEN BULMAYA MI ÇALIŞIYORUM?

İstatistik verelim; Avrupa'da yapılan AR-GE çalışmalarının %15-25 arası bölümü boşa yapılıyor, yani AR-GE faaliyetinin %15-25 bölümü zaten bilinen bir bilgiyi tekrar bulmaya çalışıyor. Bunun parasal karşılığı 60 milyar Avro'ya karşılık geliyor. Aynı istatistiğe Türkiye için sahip olmadığımızdan karşılaştıramıyoruz.

Teknikte oluşmuş bilginin %80'i patent data sistemi içinde ulaşılabilir olarak var. Bu bilginin %90 bölümü ise serbest bilgi yani patent süresi dolmuş yada tescilin kapsamı dışındayız.

Herhangi bir teknik alanda bir teknik problemi çözmeye çalışan araştırmacı öncelikle patent data sistemini kontrol edebilir ve gerçekten var olmayan bir bilgiye ulaşmaya çalıştığından emin olur böylece AR-GE sırasında harcayacağı zaman, emek ve paranın boşa olmadığını bilir.

Patent Sisteminin AR-GE'nin stratejik planlaması konusunda da yararlanılması gereken faydaları var.

NOKIA dersek konu anlaşılır herhalde. Tekniğin nereye doğru evrildiğini öngöremeyip kendi içimizde vereceğimiz kararlarla yürüteceğimiz bir AR-GE'nin bize yarar mı zarar mı getireceğini bilemeyiz.

Her zaman en çok bilinmesi gerekenlerden biri rakiplerin ne ile uğraştıklarıdır. CD'ler çıkmadan önce kasetler kullanılmaktaydı. Kaset piyasasında da çok güçlü bir firma vardı. Firma gelişmeleri göremedi ve kaset teknolojisine yüklenerek kendi batışını hazırladı. Şimdi de CD'ler vedalaşmaya hazırlanıyor.

Patent data sistemi haftalık periyotlarla güncellenir. Yüklenen yeni patentler arasında araştırmacı ilgi duyduğu alandaki yeni başvuruları takip ederek piyasanın nereye doğru geliştiğini tespit eder, kendisinin ne yapması gerektiğini ve gelecekte ne ile karşı karşıya kalacağını bilir.

Herkes dokunmatik ekranlı akıllı telefonlar üzerine patentler alırken siz tuşlu akılsız telefona yoğunlaşmışsanız burada yanlış bir şey vardır. Hemen o yanlış tespit edilip doğru alanda çalışmaya yönelmelisiniz. Patent Sistemi size bu fırsatı sunar.



10 Temmuz 2015 Cuma

Patent Başvurularında TÜBİTAK Destekleri

Patent başvurularında bir süreden beri TÜBİTAK tarafından hibe şeklinde destekler veriliyor. Şu anda yürürlükte olan 1602 numaralı Patent Destek Programı hakkında bilgi verelim.

Öncelikle faydalı model tescillerinde bir destek yok. Yalnızca patent başvuruları destekleniyor.

Başvuru şekillerine göre destekleri açıklamamız gerekir. Bunun için de başvuru şekillerini ve destekleri başlıklarla sıralayalım:

- Ulusal Patent Tescili Başvuruları
- PCT (Patent Cooperation Treaty) Kapsamında Uluslararası Başvuru
- PCT Ulusal Aşama Başvuruları


Ulusal Patent Tescili Başvuruları:

Ulusal Patent başvurusu standart bir patent başvurusudur. TÜBİTAK böyle bir başvurunun ARAŞTIRMA RAPORU ve İNCELEME RAPORU düzenlenmesi için hibe desteği verir.

Desteğin azami tutarı bir seferde 600.-EUR olarak belirlenmiştir. Eğer başvuru için düzenlenecek Araştırma ve İnceleme Raporları'nı Türk Patent Enstitüsü (TPE) kendisi düzenlerse bu işlemler için başvuru sahibi resmi ücret yatırmaz ve talebi sırasında ücretin TÜBİTAK'tan alınmasını talep eder.

Eğer Araştırma ve İnceleme işlemlerini TPE yapmayacaksa raporlar yabancı bir ülkeden satın alınacaktır. Bu ülkelerin araştırma inceleme ücretleri eğer 600.-EUR'nun altında ise yine tamamı TÜBİTAK tarafından karşılanır, fazla ise kalan kısım başvuru sahibi tarafından ödenir.

Ulusal patent tescillerinde başvuru devam ederken ödenen yıllık harçlar, son aşamada ödenen belge düzenleme ücreti destek kapsamında değil başvuru sahibinin ödemesi gerekiyor.

Eğer patent tescil başvurusu başarılı bir şekilde tescil ile sonuçlanır ve İncelemeli Patent Belgesi alınabilirse başvuru sahibine 3.000.-TL ödül veriliyor.


- PCT (Patent Cooperation Treaty) Kapsamında Uluslararası Başvuru:

PCT başvurularında ilk başvuru yapılırken bir ödeme yapılmakta. Bu ödeme tutarı firma yada şahıs başvurusu olmasına göre, sayfa sayısına göre ve istem sayısına göre değişiyor. Bunları tek tek açıklamak karışıklık yaratacağı için istem, sayfa konularına girmeyip standart bir başvurunun toplam ücretleri üzerinden gidelim.

Başvuru şahıs adına yapılırsa başvurudaki toplam ücret 2.091.-CHF (İsviçre Frankı) olarak ödenmeli. Bunun 2.000.-CHF kısmını TÜBİTAK ödüyor. Buradaki kolaylık önce ödeme yapılıp sonra parayı TÜBİTAK'tan isteme gibi bir uygulama olmaması. Başvuruda 91.-CHF yatırıyoruz. Kalanını TÜBİTAK ödesin diyoruz.

Başvuru firma adına yapılırsa başvurudaki toplam ücret 3.288.-CHF olarak ödenmeli. Bunun 2.000.-CHF kısmını TÜBİTAK ödüyor. Kalanı başvuru sahibi tamamlıyor.


- PCT Ulusal Aşama Başvuruları:

Önceki uluslararası başvurunun devamı olan ulusal aşamalarda destekleme şekli değişiyor. Artık başvuruyu yapıp sonra evrak ile TÜBİTAK'a başvuruyoruz ve sonra başvuru sahibinin hesabına ödeme yapılıyor. Tercih edilen ülkeler ve destek tutarlarını listeleyelim:

ABD                                     5.000.-TL
Avrupa Birliği (EPC)           5.000.-TL
Japonya                               10.000.-TL
Başka ülke                            5.000.-TL
İkinci başka ülke                  5.000.-TL

Bir başvuruda destek toplamı 30.000.-TL'nı geçemiyor. Başvuru sahibi şahıs ise yılda beşten fazla patente destek alamıyor, firma ise yirmiden fazla patente destek alamıyor.

Ödül uygulamasına gelirsek PCT'nin ulusal aşaması ile başvurup tescili tamamlayan başvuru sahipleri ülkelere göre şöyle ödül alıyor:


ABD                                    10.000.-TL
Avrupa Birliği (EPC)          10.000.-TL
Japonya                               10.000.-TL

Elimizden geldiği kadar basitleştirmeye çalıştık. Dileriz yararlı olur.



4 Temmuz 2015 Cumartesi

Marka Sınıflandırma Yönetmeliğindeki Değişikliklerin Önceki ve Sonraki Marka Tescili ve Başvurularına Etkisi

Türkiye’de marka tescili işlemleri yapılırken tüm dünyada olduğu gibi markanın hangi meslek alanlarında kullanılacağının listelenerek bildirilmesi gerekiyor. Bu iş için 1995 yılından itibaren Nice (Nis) Sınıflandırma Uygulaması kullanılıyor.
Nice Sınıflandırma Sistemi periyodik güncellemeler ile kullanılıyor. Olağanüstü durumlar dışında Sınıflandırma Tebliğleri beş yılda bir güncelleniyor.
Güncellemeler sırasında bazı meslekler güncelliklerini kaybettikleri için listeden çıkarken bazı yeni meslekler de listeye ekleniyorlar. Örnek:
Geçmişte iş güvenliği konusu özel bir meslek gibi değilken zaman içinde bir meslek olarak geliştiği için son tebliğde 45. Sınıf içinde “iş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri” olarak yerleşti.
Zaman içinde meslek sınıfı detaylarında da birleşme ya ayrılmalar oluyor. Örnek:
1- 2002’ye kadar 39. Sınıfta yer alan “kara, hava ve deniz taşımacılık hizmetleri…” ve “kara, hava, deniz taşıtlarının kiralanması hizmetleri” meslekleri ayrı ayrı tescil edilebiliyorlardı. Fakat bu yıldan sonra birleştiler ve tek bir meslek sınıfı bendi olarak kabul edildiler.
2- 25. Sınıfta bulunan iç dış giysiler ve çoraplar ayrı ayrı tescil edilebilirken 2010 yılından sonra birleştiler ve ayrı olarak tescil edilebilme imkanı kalmadı.
Birleşme ve ayrılmalar durumlarında önceki ve sonraki marka tescillerine ne oluyor. Örneklerden giderek anlatırsak daha kolay olur.
ABCD markası 39. Meslek sınıfında “kara, deniz, hava taşımacılık hizmetleri” için tescillidir. 2001 yılında başka bir firma “araç kiralama hizmetleri” alanında tescil eder. Ayrı bendlerde tescil işlemi olduğundan sorun çıkmaz ve iki ayrı firma aynı markayı tescil etmiş olur.
2002 yılında yapılan değişiklikle bentler birleşir. Bu tarihten itibaren önceki iki firmanın tescilden doğan hakları aynen devam eder ama sonradan tescil talep edecekler için durum biraz zorlaşır.
2002 yılından sonra ABCD markasına sahip olan firmalardan biri örnek; “kara, deniz, hava taşımacılık hizmetleri” alanında markaya sahip olan firma markasını süresinde yenilemez ve marka hakkı sona erer.
Bu durumda markanın tescil edilebilir olup olmadığına baktığımız zaman sanki uygunmuş gibi görünür çünkü sınıflandırma listesinde açık olarak görülen “kara, hava, deniz taşımacılığı hizmetleri” sahipsiz görülmektedir fakat aslında önceki firma artık sınıfın tamamına sahip olmuştur.
Böyle bir durumda artık meslek sınıfının yeni haline yalnızca “araç kiralama hizmetleri” alanında tescile sahip olan kişi başvuru yaparsa sahip olabilir. ABCD markasına sahip olmak isteyen üçüncü bir firma:
-          Hiçbir firma “kara, hava, deniz taşımacılığı” alanında tescil sahibi değil ben başvurursam tescil alırım

diyemez çünkü başvurusu “araç kiralama hizmetleri” mesleki alanında tescilli olan firma ya da kişinin tescili sebebiyle reddedilecektir.  

24 Haziran 2015 Çarşamba

2014 yılında yapılan marka başvurularının meslek alanlarına göre sıralaması


2014 yılında yapılan marka tescili başvuruları içinde bir meslek alanlarına göre dağılım listesi yaptım.

Listede en solda marka meslek adlarını sıralamak üzere kullanılan mal ve hizmet sınıf numaraları, ortada yerli başvurular ve solda yabancıların Türkiye'ye yaptığı başvurular listelenmiş durumda. Başvuru sayısı 159.459 ve 34.677 olarak görülse de bu sayılar başvuru sayılarını değil başvurularda kaydedilen meslek sınıfı sayılarını gösteriyor. Bir başvuruda birden fazla meslek sınıfı kaydedilebiliyor.

Mal ve hizmet sınıf listesi detaylı ve büyük bir liste olduğundan buraya açıklamaları koyamıyorum ama merak edenler sınıf listesi  linkinden detaylı listeyi inceleyebilir. 

Başvuru sayısı bakımından dünyanın önde gelen ülkelerinden olduğunuzu belirtmeliyim fakat başvuruların mesleki dağılımına bakıldığında durumumuzu daha açık olarak görebiliriz.

Öncelikle yerli marka başvurularında açık ara birinciliği 35. sınıf alıyor. Bu sınıf detayında reklamcılık, iş idaresi danışmanlığı konuları bulunsa da bu kadar başvuru yapılmasının ana sebebi "satışa sunma hizmetleri" olarak tanımladığımız ve öz gün hali:

"Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların* bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).
* Bu kısımda mal veya mal grubu belirtiniz."

olan bizim kısaca mağazacılık diye tanımladığımız bölümdür. Diğer mesleklerle kıyaslanamayacak miktarda başvuru satışa sunma hizmetleri için yapılıyor. Sayının bu kadar yüksek olmasının ana sebeplerinden biri bu meslek sınıfının yanlış anlaşılması. Marka sahipleri 35. sınıfta markayı tescil ettirmezlerse o marka ile satış yapamayacaklarını zannediyorlar. Bunu da sağlayan aynı bilgisizliğe sahip danışman şirketler. 

Maliyetine baktığımız zaman 35. sınıf için toplamda hizmet bedelleri hariç 4.214.720.-TL başvuru harcı yatırıldığını hesaplayabiliriz. Bu tutarın büyük bir bölümünün gereksiz başvuruya harcandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. TPE'nde yarattığı işgücü ve zaman kaybı, boşa ödenen ücretler ayrıca düşünülmeli.

İkinci sırada sürpriz bir şekilde 41. meslek sınıfı yer alıyor. Bu sınıfta eğitim öğretim hizmetleri, eğlence hizmetleri, radyo televizyon program yapım hizmetleri ve organizasyon hizmetleri bulunuyor. Bu alanlarda ülkede bir atılım mı var bilemiyorum ama marka tescili bakımından olduğu kesin.

Türkiye'de tekstil bitti deniyor ama üçüncü sırada 25. meslek sınıfı yerini koruyor. Her türlü giysi, ayak ve baş giysileri bu sınıfta bulunuyor. Tekstile az daha darbe indirmek gerekiyor demek ki. Hala nefes alıyorlarmış meğer.

Dördüncü sırada yiyecek içecek sunma hizmetleri ve otelciliği kapsayan 43. meslek sınıfı var.

Devamında şaşırtmayıcı şekilde inşaat hizmetlerinin içinde bulunduğu 37. sınıf görülüyor.

Altı ve yedinci sıralar üretilmiş gıdaların büyük bölümünü kapsayan 30 ve 29. meslek sınıflarına ait.

Listenin sekizinci sırasında elektronikçiler yer alıyor. Cep telefonları, bilgisayarlar, televizyonlar, v.s. cihazlar bu sınıfta bulunuyor. Çok fazla çeşitte ürünün bulunduğu sınıfta çeşit sayısına göre az sayıda marka bulunduğunu bile söyleyebiliriz.

Dokuzuncu sırada da 42. sınıf var. Bu sınıfta sanki bilgisayar hizmetleri sebebiyle çokça tescil edilmiş gibi. Çünkü sınıf içinde bulunan diğer meslekler, mühendislik mimarlık danışmanlık hizmetleri ve tasarımcılık hizmetleri.

Onuncu sıra ilaçların bulunduğu beşinci sınıfa ait.

9, 42 ve 5. sınıflarda tescillerin daha da yüksek olması istenmeli. Katma değeri yüksek mesleklerde daha fazla tescil yapılması iyi bir şey.

Yabancılara baktığımızda biraz benzese de katma değeri yüksek mesleklerin biraz daha önde olduğu görülüyor.

Birinci sırada en teknolojik sınıf olan dokuzuncu sınıf bulunuyor.

Bizde açık ara birinci sırada olan mağazacılık sınıfı 35. sınıf yabancılarda ikinci sırada.

Üçüncü sıra ilaçlar ve tarımsal mücadelede kullanılan çeşitli önleyicilerin yer aldığı beşinci sınıfın, arkadan giysiler geliyor. 25. sınıf yerli başvurularda üçüncü sırada iken yabancılarda dördüncü sırada.

Yabancılarda farklı olarak yerli başvuruların ilk onunda yer almayan kozmetik ürünlerin bulunduğu 3. sınıf, endüstriyel makineler ve parçalarının bulunduğu 7. sınıf ve aydınlatma ürünleri, ısıtma soğutma ürünleri, pişirme yıkama ürünleri gibi ürünlerin içinde olduğu 11. sınıf ilk onda bulunuyor.

Basitçe bir karşılaştırma yaparsak bir buzdolabının (11. sınıf) yarattığı katma değer ile  kuruyemişin (29. sınıf) katma değeri bakımından yaklaşabiliriz konuya.