2 Mayıs 2021 Pazar

COVİD-19 Aşısı ve Patentin Serbest Bırakılması Talepleri (2)

 Kamuoyunda giderek artan bir düzeyde Covid-19 tedavileri ile bağlantılı bir patent tartışması devam etmekte. Bu tartışma Biontech kurucusu Prof. Uğur Şahin ile yapılan mülakat ardından daha da alevlendi.

İlk bakışta şöyle bir kanaat oluştuğu görülüyor:

"Covid-19 aşıları ile ilgili olarak patent hakkına sahip olanlar başka üreticilere patentlerini kullanma izni vermedikleri için bütün dünyaya yetecek kadar aşı üretilemiyor. İhtiyacın altında olan üretim de zengin ülkeler tarafından alındığı için kalan ülkelerde aşıya erişim sağlanamıyor."

İfade büyük ölçüde doğru bölümler içeriyor ama bu doğruluğun patent kelimesini içeren kısımda olmadığını açıklamak için tekraren bir yazı yazmayı gerekli gördük. 

Açıklamaya patentin tanımından başlamak doğru olur:

Patent buluş yapanların buluşlarının teknik detaylarını kamu ile paylaşmalarını teşvik etmek ve teknik bilginin ulaşılabilir olmasını sağlamak üzere kurulmuş bir sistemdir. Buluşçuların buluşlarına ait teknik detayları paylaşmaları sebebiyle bir zarara uğramamaları için ve bu açıklamayı yapmaya motive etmek üzere ödül olarak belirli bir süre tekel hakkı tanınır.Günümüzde bu süre 20 yıldır.

Açıklandığı gibi bir patente sahip olmanın olmazsa olmaz koşulu bilginin açıklanmasıdır yoksa patent hakkı elde edilemez. Burada açıklamanın düzeyine de netlik kazandırmak gerekir. İlgili teknik alanda (örneğimizde aşı üretimini ilgili teknik alan olarak kabul etmeliyiz) uzman bir kişi patent metnini okuduğu zaman şüpheye yer olmaksızın buluşun gerçekleştiğini görebilmeli uygularsa aynı sonuca ulaşabilmelidir. Buna buluşun açıklığı prensibi (Patent Kanunu 92/(1)) diyoruz.

Patentin açıklığı konusunu tespit ettiğimize göre sınırını da belirleyelim. Biontech Almanya'da patent başvurusu yaptıktan sonra bütün dünyada bir koruma elde eder mi, ya da aynı soruyu MODERNA için sorarsak ABD'de alınan bir patent Türkiye'de Hindistan'da, Brezilya'da yapılacak üretimi engeller mi?

HAYIR ENGELLEMEZ!! 

BİR ÜLKEDE ALINMIŞ PATENT TESCİLİ SADECE O ÜLKEDE KORUMA SAĞLAR.

Buna ülkesellik ilkesi diyoruz. Hangi ülkede tescil alınmışsa o ülkede patent korumasından söz edilir. "Peki neden üretemiyorlar?" son bölümde açıklamaya çalışacağız. 

Son olarak patentten doğan tekel hakkının gücü ve istisnalarına konumuz bakımından değinelim ve şu soruyu soralım:

Buluşçu tüm dünyada patent alsa ülkesellik ilkesini de halletmiş olacağına göre her koşulda başkalarının buluşla ilgili olarak faaliyet yürütmesini engelleyebilir mi? Örneğin; Türkiye'ye aşıları yollamayıp Türkiye'deki ilaç fabrikalarının üretmesini engelleyebilir mi?

HAYIR ENGELLEYEMEZ!!

Patent rejimi vahşi bir tekel ortamı önermez. Şimdi bunun detayına uluslararası bağlam ve ulusal yasa yönünden yaklaşalım.

TRIPS (AGREEMENT ON TRADE-RELATED ASPECTS OF INTELLECTUAL PROPERTY RIGHTS- TİCARETLE BAĞLANTILI FİKRİ HAKLAR ANLAŞMASI) Anlaşması'nın ilgili 31. maddesinin (b) paragrafına göre bir ulusal acil durumda üye ülke patentten doğan hakkı duraklatabilir.

"Article 31

Other Use Without Authorization of the Right Holder

  Where the law of a Member allows for other use (7) of the subject matter of a patent without the authorization of the right holder, including use by the government or third parties authorized by the government, the following provisions shall be respected:...

...(b)  such use may only be permitted if, prior to such use, the proposed user has made efforts to obtain authorization from the right holder on reasonable commercial terms and conditions and that such efforts have not been successful within a reasonable period of time. This requirement may be waived by a Member in the case of a national emergency or other circumstances of extreme urgency or in cases of public non-commercial use. In situations of national emergency or other circumstances of extreme urgency, the right holder shall, nevertheless, be notified as soon as reasonably practicable. In the case of public non-commercial use, where the government or contractor, without making a patent search, knows or has demonstrable grounds to know that a valid patent is or will be used by or for the government, the right holder shall be informed promptly;..."

TRIPS ışığında 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'na baktığımızda ise 132. maddeye rastlarız:

"İKİNCİ BÖLÜM Zorunlu lisans

Kamu yararı nedeniyle zorunlu lisans 

MADDE 132- (1) Kamu sağlığı veya millî güvenlik nedenleriyle patent konusu buluşun kullanılmaya başlanılması, kullanımın artırılması, genel olarak yaygınlaştırılması, yararlı bir kullanım için ıslah edilmesinin büyük önem taşıması veya patent konusu buluşun kullanılmamasının ya da nitelik veya nicelik bakımından yetersiz kullanılmasının ülkenin ekonomik veya teknolojik gelişimi bakımından ciddi zararlara sebep olacağı hâllerde, Cumhurbaşkanınca;

a) Kamu yararı bulunduğu gerekçesiyle zorunlu lisans verilmesine, 

b) Buluşun kamu yararını karşılayacak yeterlikte kullanımı patent sahibi tarafından gerçekleştirilebilecekse buluşun şartlı olarak zorunlu lisans konusu yapılmasında kamu yararı bulunduğuna, karar verilir. 

(2) Patent başvurusu veya patent konusu buluşun kullanımının kamu sağlığı veya millî güvenlik bakımından önemli olması hâlinde, Millî Savunma Bakanlığı veya Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak ilgili bakanlık tarafından teklifte bulunulur. 

(3) Kamu yararı gerekçesiyle verilen zorunlu lisanslar inhisari olabilir. Millî güvenlik bakımından önemli olduğu gerekçesi ile verilen zorunlu lisans kararı, buluşun bir veya birkaç işletme tarafından kullanılması ile sınırlandırılabilir."

Uluslararası anlaşma ve ulusal yasaya bakıldığında patent sahibinin sınırsız ve onun keyfiyetinde olmadığı açıkça görülür.

O zaman neden aşı yok?

Patent sistemi kullanılarak aşıya ulaşabilmemiz için iki temel faktöre ihtiyaç duyuyoruz:

- Yayınlanmış bir patent bilgisi

- Bu patent bilgisini kullanarak üretim yapacak teknik donanıma sahip üretim organizasyonu

Sorunumuz ilk faktörden kaynaklanıyor. Aşı ile ilgili olarak yayınlanmış bir patent yok. En azından biz bu yazıyı hazırlarken Biontech, Moderna, Astraseneca, vs. tarafından yayınlanmış bir patent başvurusu göremiyoruz. Bu durum bizi tanımlanması gereken asıl soruna ulaştırıyor. 

Aşı üretiminin genelleşememesinin sebebi aşının üretimine dair teknik bilginin bugün itibari ile ticari sır durumunda olması. Ticari sır patentin tersi olarak tanımlanabilir. Patentin ön koşulu bilginin kamu ile paylaşılması iken ticari sırrın tek koşulu ticari sıra sahip olan tarafından sırrın hiç kimse ile paylaşılmaması.

Umut ederiz ki sorunun patentten kaynaklanan bir sorun olmadığı anlaşılmıştır. Peki bir problem yok mu derseniz patent dışında bazı problemlerden bahsedilebilir. Bir ticari sırrın zorla açıklanmasına dair bir yasa, kural bulunmuyor. Buluşu yapanların varsa patent başvuruları yayınlanana kadar kendileri özgür iradeleri ile açıklamadıkça teknik bilgiye ulaşamayacağız. Bu bakımdan bir sorumluluklarının var olduğu söylenebilir. Böyle bir açıklamanın patent hakkına da halel getirmeyeceğini belirtmeliyiz (Patent Kanunu Madde 84 ve varsa başvurunun zaten yapılmış olması). 

Eğer bir patent başvurusu varsa ve erken yayınlanması talep edilmemişse başvuru tarihinden itibaren 18 ay geçtikten sonra başvurunun yapıldığı ülkede (ülkelerde) ilgili patent bülteninde yayınlanacak. O zamana kadar ticari sır olarak kalacağından buluşçuların açıklamasını dileyeceğiz.

Buluşçular neden buluşlarını açıklamıyor?

Buluşçular bu açıklamama durumunu iki sebebe dayandırıyorlar

1- Böyle bir açıklama sonucu oluşacak serbestiyetin aşının güvenilirliğine gölge düşürmesi 

Buna örnek olarak Bangladeş'te şu an yapılanı gösterebiliriz. Bangladeş yönetimi 2015 yılında yayınlanmış ve dolayısıyla teknik detayları alenileşmiş olan REMDESİVİR patentini dikkate almayacağını, yerel BEXIMCO isimli firmaya üretim yetkisi verdiğini ve isteyen ülkelere de ilacı verebileceğini açıkladı. Patentin geçerli olmadığı ülkeler ilacı herhangi bir ürün gibi ithal edebilecek, patentin geçerli olduğu ülkeler ise yukarıda alıntıladığım yasanın kendi mevzuatlarındaki karşılığına dayanarak geçici serbesti tanıyıp alım yapabilecek. İlacın patent haklarını elinde bulunduran Gilead Sciences ilacın üretimine dahil olamadıklarından herhangi bir garantilerinin olmayacağını ilacın kontrolleri dışında olduğunu açıkladı. 

2- Patent sebebiyle aşıya ulaşmada sorun yaşayan kişi ya da ülke yok

Konu hep patent etrafında tartışılıyor ama bir başvuru yapılıp yapılmadığını bile bilmiyoruz. Keşke yayınlanmış bir patent olsaydı, o zaman patentin duraklatılması ya da zorunlu lisans için ortam, fırsat olabilirdi ve gerekli üretim kabiliyetine sahip tesisler üretime geçebilirdi.

Görüldüğü gibi bir sorun var ama patentten kaynaklanmıyor. Buluşçular ve bulundukları ülkeler bir ölçüde suçlanabilir ama onların da tamamen reddedilemeyecek gerekçeleri var. Yine de ortaklıklar kuramazlar mı? Bizce kurabilirler ve kapasitenin artması için çaba sarf edebilirler. Örnek Gilead BEXIMCO ile bir anlaşma zemini arayabilir. Bu bağlamda Uğur Şahin 30'un üzerinde firma ile anlaşma sağlayarak 3 milyar aşılık kapasiteye ulaştıklarını açıkladı. En azından bir çabanın da var olduğunu yadsıyamayız. 

Konuya tersinden yaklaşırsak Türkiye'den buluşçulara ulaşarak üretim anlaşması yapmaya çalışan firmalar var mı? Nasıl bir cevapla karşılaşmışlar?



Hiç yorum yok: